Göbeklitepe Serisi – Yel Ana Bakır Bileklikler

Yel Ana, Türk-Şaman mitolojisinde rüzgarın ruhu, değişimin ve dönüşümün simgesidir. Eski inançlarda, rüzgarın taşıdığı her fısıltı, görünmeyen dünyadan gelen bir mesaj olarak kabul edilirdi. Bu bileklikler de tıpkı Yel Ana gibi, doğanın içsel gücünü taşıyor. Her bir dokunuş, geçmişin sesini ve Anadolu’nun kadim ruhunu bugüne taşıyor.

Bilekliklerin merkezinde yer alan Labradorit taşı, ışığın her kıpırtısında farklı bir yüzünü gösterir; tıpkı insan ruhunun katmanları gibi. Gizemli mavi ve yeşil yansımaları, bilinçaltının derinliklerine açılan kapılar gibidir. Bakırın sıcak dokusu ise hem koruyucu bir enerji sunar hem de zamana meydan okuyan bir zarafet katar.

Herhangi bir bilek ölçüsü gerektirmez, her bileğe ayarlanabilir formdadır.

Bakırın İzinde

Bakır, insanlık tarihinin en eski metallerinden biridir. Medeniyetlerin doğuşuna tanıklık etmiş, tanrıçaların ellerinde şekillenmiş, savaşçılara güç vermiş ve şamanların tılsımlarıyla bütünleşmiştir. Antik çağlardan bu yana sadece bir süsleme aracı değil, aynı zamanda ruhsal dengeyi ve bedensel sağlığı desteklediğine inanılan bir enerji iletkeni olarak görülmüştür.

Antik Mısır’da, bakırdan yapılan tılsımların ve mücevherlerin, kullanıcılarına koruyucu bir enerji sağladığına inanılırdı. Firavunlar, bu metalin güneş tanrısı Ra’nın ışığını taşıdığına ve onları kötücül enerjilerden koruduğuna inanarak bakır takarlardı. Mısırlı rahipler ise bakırı, bedenin enerji noktalarını dengelemek için kullanır, onun hayat gücünü ileten bir kanal olduğuna inanırlardı.

Antik Yunan’da, bakır Afrodit (Venüs) ile ilişkilendirilirdi. Sevgi, güzellik ve uyumun sembolü olan bakır, insanların hem ruhsal hem de bedensel dengesini bulmalarına yardımcı olduğuna inanılan bir metaldir. Yunan savaşçıları bile koruyucu tılsımlar olarak bakır takarlar, bu tılsımların onları cesaretle ve güçle doldurduğuna inanırlardı.

Orta Asya’nın Şaman kültürlerinde, bakır, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki ruhsal bağlantının bir köprüsü olarak kabul edilirdi. Şamanlar, bakır bileklikler ve kolyeler takarak ritüeller sırasında kozmik enerjiyi daha kolay yönlendirebildiklerine inanırlardı. Bakırın, negatif enerjiyi topraklayarak kişiyi koruyan bir kalkan işlevi gördüğüne inanılırdı.

Bakırın, doğal bir iletken olduğu için sadece elektriği değil, aynı zamanda bedendeki enerjiyi de ilettiğine inanılır.Çakralar arasında enerji akışını dengeleyerek vücudun uyum içinde çalışmasına yardımcı olduğu düşünülür. Özellikle negatif enerjiyi topraklama özelliğiyle kişinin ruhsal dengesini sağlamasına katkı sağladığına inanılmaktadır. Bu yüzden bakır, “yaşam gücünün taşıyıcısı” olarak kabul edilir.

Tasarım & Malzeme:

Bu bileklikler, tamamen el işçiliğiyle %100 saf bakırdan üretilmiştir. Boleyn Crystal tasarımlarında bakırı tercih etmemizin sebebi, yalnızca estetik değil, bu metalin taşıdığı tarihî ve spiritüel enerjidir. Her bir parça, ellerimizde şekillenirken binlerce yıllık bir mirası ve doğanın gücünü yeniden canlandırır.

Kimyasal ürünlerden uzak tutun: Parfüm, deodorant gibi maddeler bakırın rengini değiştirebilir. Bakırın bu formunu seviyorsanız seviyorsanız doğal bırakın, parlak kalmasını isterseniz yumuşak bir bezle hafifçe parlatın.